9 Kasım 2015 Pazartesi

..."GİTME"...



Son bir göz kırpmasıyla batan güneşin bile uğramadığı, küçük ve loş bir odadayım bugün. Işığım kaybolurken odamda görünen sadece tek bir hatıra var, lakabımın üstüne kazındığı bir kitap.

“Git” diyenin hediye ettiği kitabı okumak mıdır zor olan? Yoksa okumamak mı? … Yanında hissedersin okursan, her cümlede bir anlam, bir anı düşünürsün… Peki ya o ağaç kokan sayfaların sonuna geldiğinde…? Kitabı da bitirdin, peki ya şimdi?... Her türlü bir burukluk var… Nasıl hissedeceksin? ….

Keşke olağanüstü güçlerim olsaydı, kim bilir belki de vardır da kullanmayı bilmiyoruz… Eğer özel güçlerim olsaydı ya da kullanmayı bilseydim, bir çift kanat verirdim sana, cesur ve özgür kılsın diye seni…

            Her zaman yarınlara bıraktığımız hayallerimiz, ama yarının daima yarınlara ertelendiği, küçük kısa ömürlerimiz…

            Gitmek? Nedir bu gitmek?... İnsanlar neden gider? Kimisi vardır, geri dönmek için gider. Bu geri dönüş bir umuttur, inançtır onlar için… Kimisi de var ki onu yazmaya yerim yok bu yazımda… Bu yazı umutların, inançların yazısı…

Gideriz tabi ki, Gidilir… Herkes gidebilir… Ama gidilecek olan yerde yeni haller yaratamıyorsak, bu kendi içinde kaybolmanın hesabını nasıl veririz kendimize?          

Hiç “Gitme” dediniz mi? … Sizin dudaklarınızdan tek bir kelime olarak çıkar, ama içinizde ve beyninizde yankılanır… Anılardan , hatıralardan boğulursunuz. “Gitme” denilen gidince de put kesilirsiniz…
                      
            Çember çizer insanlar etrafına. Bazı daireler o kadar geniştir ki, istersen Mars’a git. Velhasıl kelam ; yarılmadıkça ortadan;

                        “İçindesindir Dairenin....….”

                                                                                   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder